ABD Ticaret Odası tarafından “Amerika’nın En İyi ve Gelecek Vadeden 100 Küçük ve Orta Ölçekli Firması arasında gösterilen Grape Law kurucu avukatı Muhammed Üzüm ile sohbet ettik. Grape Law, şirketlere Amerika’ya açılma; bireylere de Green Card, vize ve Amerikan vatandaşlığı edinme süreçlerinde rehberlik ediyor.
Röportajda; Üzüm’ün Amerika yolculuğunu, girişimi Grape Law’ın hikayesini, ABD’nin girişimcilik ekosistemi deneyimlerini ve daha fazlasını okuyabilirsiniz.
Sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz?
Ben Muhammed Üzüm, New York merkezli Grape Law hukuk firmasının kurucu avukatıyım. Hukuk eğitimimi İstanbul Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, Minnesota Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans yaptım. Amerika serüvenim de Minnesota’da şekillenmeye başladı diyebilirim. New York Barosu’na kayıtlı bir avukat olduktan sonra, çeşitli prestijli hukuk bürolarında avukat ve iş ortağı olarak çalıştım. Ardında da kendi firmamın şirket kuruluşu kararı aldım. Grape Law da böylece doğmuş oldu.
Grape Law, kısa sürede kaydettiği olağanüstü başarılarla dikkat çeken bir firma haline geldi. Yakın zamanda ABD Ticaret Odası tarafından belirlenen “ABD’nin En Başarılı 100 Orta Ölçekli Firması” listesine girmeyi başardık. 14.000’i aşkın aday arasından seçilerek bu saygın listeye “Growth Accelerator” kategorisinde dahil olduk. Bu başarımızda bilhassa, ABD Ticaret Odası’nın ifadesiyle, “pazarlama, ürün yeniliği ve müvekkil hizmetleri konularındaki benzersiz stratejilerimiz ve büyüme yaklaşımımızdaki yaratıcılığımız” etkili oldu.
New York’ta mütevazı bir ekiple başlayan yolculuğumuz, bugün 70’i aşkın çalışanıyla üç farklı eyalette- New York, Texas ve Florida- hizmet veren dinamik bir organizasyona dönüştü. Ekibimiz deneyimli avukatların yanı sıra, hukuk mühendisleri ve yazılım geliştiricilerden oluşuyor. Bu çok yönlü kadromuzla, geleneksel hukuk anlayışının ötesine geçiyor; teknoloji odaklı ve yenilikçi çözümler sunuyoruz.
Firmanızın iş modeli nedir, kimlere hangi hizmetleri sunuyorsunuz?
Grape Law, Amerika ticari göçmenlik hukuku alanında özelleşmiş bir firma olmakla birlikte, sunduğu hizmetleri oldukça kapsamlı. İş modelimizi, müvekkillerimizin Amerika’daki hayallerini gerçeğe dönüştürürken karşılaşabilecekleri tüm yasal süreçlerde yanlarında olmak üzerine kurduk.
Temel hizmetlerimiz arasında Amerika’da şirket kuruluşu, detaylı iş planı hazırlama ve stratejik göçmenlik danışmanlığı bulunuyor. Vize başvuruları konusunda geniş bir yelpazede hizmet sunuyoruz: E-1 tüccar vizesi, E-2 yatırımcı vizesi, L-1 şirket içi transfer vizesi ve özellikle startup’lar için uygun olan O-1 olağanüstü yetenek vizesi başvurularında uzmanlık sahibiyiz. Bunların yanı sıra EB-1, EB-2 NIW, EB-3 ve EB-5 gibi Green Card başvuruları ile Amerikan vatandaşlığı süreçlerinde de müvekkillerimize destek oluyoruz.
Geleneksek hukuk firmalarından ayrıştığımız en önemli farkımız, teknoloji merkezli yaklaşımımız. Geleneksel hukuk firmalarının aksine, “hukuk teknolojisi” firması kimliğimizle öne çıkıyoruz. Modern teknoloji yatırımlarımız ve yenilikçi vizyonumuz sayesinde, Amerika göçmenliğinin yasal süreçlerini hızlandırıyor ve bürokrasiyi minimize ediyoruz. İnanıyorum ki, ABD Ticaret Odası tarafından da takdir edilen ve bizi sektörümüzün öncü firmalarından biri haline getiren, bu özgün iş anlayışımız ve şirket operasyonlarımızdır.
Son olarak, 2023 yılında sadece Türkiye’den Amerika’ya vize alan kişi sayısının 130 bini aştığını göz önünde bulundurduğumuzda, sunduğumuz hizmetlerin önemi daha da belirgin hale geliyor. Müvekkillerimize sadece yasal süreçlerde değil, Amerika’daki iş hayatlarına adapte olma süreçlerinde de destek oluyoruz. Kendisi de Türkiye’den göç etmiş ve bu süreçleri bizzat deneyimlemiş biri olarak, müvekkillerimizin ihtiyaçlarını çok iyi anlıyor ve buna göre çözümler üretiyoruz.
Teknolojiyi kullanarak nasıl bir fark yaratıyorsunuz?
Teknolojiyi işimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Örneğin, geliştirdiğimiz yazılımlar ve botlar sayesinde Amerika Göçmenlik Dairesi’nden gelen güncellemeleri anında müvekkillerimize ulaştırabiliyoruz. Geleneksel hukuk firmalarının aksine, süreçlerin her anını şeffaf bir şekilde takip ediyoruz ve herhangi bir gecikme olduğunda proaktif bir şekilde harekete geçiyoruz. Ayrıca, müvekkillerimize 24 saat içinde geri dönüş yapma garantisi veriyoruz. Bu taahhüdü yerine getirmek için geliştirdiğimiz sistemler, ekibimizin verimli çalışmasını sağlıyor ve müvekkil memnuniyetini en üst seviyeye taşıyor.
Girişimcilerin yurtdışına çıkışta kişisel ve firmaları açısından ne tür sorunlar çıkabiliyor? Siz nasıl yardımcı oluyorsunuz?
2022 yılında National Foundation for American Policy tarafından yapılan bir araştırma, Amerika’daki başarı hikayelerinin arkasında ciddi bir göçmen girişimci potansiyeli olduğunu gösteriyor. Değerlemesi 1 milyar doların üzerinde olan 582 Amerikan şirketinin yarısından fazlasının en az bir göçmen kurucusu bulunuyor. Ancak haklısınız, bu başarılara giden yolda aşılması gereken önemli engeller var.
En sık karşılaşılan zorlukların başında yasal süreçlerin karmaşıklığı geliyor. Vize başvuruları, şirket kuruluşu ve yasal prosedürler birçok girişimcinin kafasını karıştırıyor. Örneğin, müvekkillerimizden bazıları daha önce farklı avukatlarla çalışmış ve başarısız olmuş durumda. Örneğin bir müvekkilimiz, önceki avukatının yanlış yönlendirmesi sonucu sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı.
Grape Law olarak, bu zorlu yolculukta girişimcilere kapsamlı bir destek sunuyoruz. Her şeyden önce, müvekkillerimizin ihtiyaçlarına özel bir yol haritası çiziyoruz. Amerika’da şirket kuruluşu ile vize başvurularına, iş planı hazırlamadan vergi düzenlemelerine kadar tüm süreçlerde profesyonel danışmanlık sağlıyoruz. Özellikle şirket kuruluşunda, Corporation ve LLC gibi farklı yapıların avantaj ve dezavantajlarını detaylı şekilde analiz ederek, her girişimciye en uygun yapıyı öneriyoruz.
Teknolojiye endeksli operasyonlarımızla, geleneksel hukuk firmalarının aksine hukuk bürokrasisini minimize ettiğimizden ve göçmenlik süreçlerini hızlandırdığımızdan bahsetmiştim. Bu süreçlerin başarı şanslarını maksimize etmeyi, müvekkillerimizin dosyalarını en ince ayrıntısına kadar hazırlarken her zaman ulaşılabilir olmaya da borçluyuz.
Türkiye ile Amerika’da girişimcilik ekosistemini karşılaştırdığınızda neleri ortak, neleri farklı görüyorsunuz?
Amerika ve Türkiye’deki girişimcilik ekosistemleri arasında dikkat çekici farklılıklar ve benzerlikler bulunuyor. Dünya Bankası’nın 2020 senesindeki araştırmasına göre Amerika, iş yapma kolaylığı açısından dünyada altıncı sırada yer alıyor. Bu, Amerika’nın girişimciler için sunduğu avantajlı ortamı net bir şekilde gösteriyor.
Öte yandan Amerika’daki girişimcilik ekosistemi çok daha olgun ve sistemli bir yapıya sahip. Özellikle risk sermayesi açısından büyük fırsatlar sunuyor. Sadece 2021 yılında, ABD merkezli startup’lar küresel risk sermayesi yatırımlarının yarısından fazlasını oluşturan 345 milyar dolarlık bir fon toplamayı başardı. Bu rakam, sermayeye erişimin Amerika’da ne kadar kolay olduğunu gösteriyor.
Amerika’nın bir diğer önemli avantajı, elverişli hukuki ve hükümet politikaları. Girişimcilik geleneği, yeni kurulan şirketlere yönelik güçlü desteği ve yenilikçilik kültürü ile öne çıkıyor. Ayrıca, küresel pazarlara sınırsız erişim imkanı sunması da önemli bir fark yaratıyor.
Türkiye’de ise genç ve dinamik bir girişimcilik ekosistemi mevcut. Son yıllarda özellikle teknoloji alanında önemli başarı hikayeleri ortaya çıkıyor. Türkiye’nin girişimcilik ekosistemi her geçen gün büyüyor ve gelişiyor. Ancak sermayeye erişim konusunda hala bazı zorluklar yaşanıyor ve bürokrasi zaman zaman iş süreçlerini yavaşlatabiliyor.
Türk girişimcilerin ve girişimlerin yurtdışında başarılı olmaları için neler tavsiye edersiniz?
Amerika pazarına açılmak isteyen Türk girişimciler için yaygın inanışın aksine, bu süreç sandığı kadar zor değil. Ancak başarılı olmak için dikkat edilmesi gereken kritik noktalar var. Yıllardır birçok başarı hikayesine tanıklık etmiş bir hukuk firması olarak, deneyimlerimizi şöyle özetleyebilirim:
İlk ve en önemli adım, kapsamlı bir hazırlık yapmak. Amerika pazarına girmeden önce detaylı bir iş planı hazırlanması, pazar araştırmasının iyi yapılması ve hedef kitlenin doğru belirlenmesi şart.
İkinci kritik nokta, doğru vize kategorisinin seçimi. Amerika’da neredeyse her ticari girişim türü için uygun bir vize opsiyonu bulunuyor. E-1 tüccar vizesi, E-2 yatırımcı vizesi, L-1 şirket içi transfer vizesi ve özellikle startup’lar için uygun olan O-1 olağanüstü yetenek vizesi gibi seçenekler mevcut.
Üçüncü önemli nokta, profesyonel destek almaktan çekinmemek. Müvekkilimiz Alper Kalıp’ın hikayesi bunun önemini çok iyi gösteriyor. Kendisi, yanlış hukuki yönlendirmeler sonucu 1.5 yıl boyunca sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. 14 avukatın, Amerika’yı terk etmesi gerektiği söylerken, doğru hukuki strateji ile sorunu çözüme kavuşturduk ve müvekkilimiz E-2 vizesini aldı.
Amerika’nın sunduğu geniş finansman olanakları da mutlaka değerlendirilmeli. Özellikle risk sermayesi açısından Amerika benzersiz fırsatlar sunuyor. Melek yatırımcılar ve köklü sermaye piyasalarıyla dolu güçlü finansal altyapısı, girişimciler için büyük avantaj sağlıyor.
Son olarak, networking‘in önemini vurgulamak istiyorum. Amerika’daki iş kültürünün önemli bir parçası olan networking etkinliklerine aktif katılım göstermek, birçok fırsat kapısını açabilir. Sektördeki diğer girişimcilerle, yatırımcılarla ve potansiyel iş ortaklarıyla güçlü bağlantılar kurmak, başarının anahtarlarından biri.
Hatırlamak lazım ki değerlemesi 1 milyar doların üzerinde olan Amerikan şirketlerinin yarısından fazlasının en az bir göçmen kurucusu var. Bu, Türk girişimciler için de büyük bir motivasyon kaynağı olmalı. Doğru strateji, profesyonel destek ve sabırla, Amerika pazarında başarılı olmak mümkün.
Grape Law’ın gelecek planları arasında neler var, neleri başarmayı hedefliyorsunuz?
Grape Law olarak Amerika’daki varlığımızı ve etki alanımızı güçlendirmeye devam etmek ilk hedefimiz. New York’u takiben Texas ve Florida’da açtığımız ofislerimizle Amerika’daki operasyon hacmimizi genişletiyoruz. Müvekkillerimize vadettiğimiz hızlı, modern ve başarılı göçmenlik hizmetlerimizi daha da geliştirmek üzere teknoloji yatırımlarımızı artıracağız. Bu, hem operasyon kapasitemizi hem de iletişim kalitemizi güçlendirecek. Bu sayede Grape Law, yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından gelen birbirinden yetenekli ve vizyoner profesyonelin, girişimcinin ve yatırımcının Amerika’da ilham verici hikayeler yazmasına yardımcı olacak.
Amerika Ticaret Odası tarafından büyüme hızımız ve özgün iş operasyonlarımız sayesinde 14 bin geleceği parlak şirket arasından ilk 100’e seçildik. Geçmiş başarılarımız, geleceğe dair cesur planlarımızın da yakıtını oluşturuyor. Grape Law, bu büyeme ivmesini güvenli bir şekilde sürdürecek. Küresele açılmak isteyen girişimcilere, iş sahiplerine ve daha fazla beyaz yakalıya göçmenlik süreçlerinde destek olup, hayallerini gerçekleştirdikleri yolculuklarında yanlarında olacak.