Albaraka’nın teknoloji dünyasındaki parlayan yıldızı, AlbarakaTech Global, sektördeki yenilikçi adımları ve girişimcilik ekosistemine katkılarıyla dikkat çekiyor. Türkiye’nin ilk katılım bankası olan Albaraka Türk’ün bu önemli iştiraki, fintech, dijital bankacılık, ödeme sistemleri, blok zinciri ve yapay zeka gibi alanlarda geliştirdiği ürünlerle hem yerel hem de uluslararası pazarda adından söz ettiriyor. AlbarakaTech Global Genel Müdürü Sayın Ali Tuğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda AlbarakaTech Global’in, girişimcilik ekosistemine sağladığı destekler ve yenilikçi çözümlerle müşteri deneyimini nasıl bir üst seviyeye taşıdığını yakından inceleyeceğiz. Ayrıca, AlbarakaTech Global’in başarılı yolculuğunu, Albaraka Garaj Start Up Hızlandırma merkezinin girişimcilere sunduğu fırsatları ve teknoloji dünyasında nasıl bir oyun değiştirici olmayı hedeflediğini detaylandıracağız.
Sizi ve kurumunuzu tanıyabilir miyiz?
İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1995 yılında Virginia Tech Üniversitesi Bilgisayar Bilimi bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. Meslek hayatıma yine Virginia Tech’te öğretim görevlisi olarak başladım. ABD’de farklı şirket ve pozisyonlarda çalıştıktan sonra yurda döndüm. 2014’ten beri Albaraka Grup bünyesinde çalışıyorum. 2020 yılından itibaren ise AlbarakaTech Global Genel Müdürü olarak görevimi sürdürüyorum.
AlbarakaTech Global, Türkiye’nin ilk katılım bankası olan Albaraka Türk’ün teknoloji alanındaki iştiraki olarak 2019 yılında kurulan bir şirket. Katılım bankacılığı alanında yenilikçi çözümler sunma ve müşteri deneyimini geliştirme noktasında 17 ülkede faaliyet gösteren güçlü Albaraka ekosisteminin bir parçasıyız. Finansal teknoloji (fintech), dijital bankacılık, ödeme sistemleri, blok zinciri, yapay zeka gibi alanlarda ürünler geliştiriyoruz. Yalnızca Türkiye’de değil, aynı zamanda uluslararası pazarda da büyümeyi amaçlayan bir teknoloji şirketiyiz. Orta ve uzun vadede, bankacılık sektörüne ve diğer finansal hizmetlerin dijitalleşmesine odaklanarak, global pazarda oyun kurucu olmak istiyoruz.
Kurumunuzda girişimcilik ekosistemiyle ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Bankamız bünyesinde Albaraka Garaj Start Up Hızlandırma merkezimiz bulunuyor. Buraya her sene yüzlerce girişimci başvuruda bulunur, ilgili ekiplerin ön elemesiyle bir short list oluşur. Üst Yönetim’in katıldığı girişimci sunumları neticesinde de bir yıl boyunca bizimle şirketleşme yolunda yürüyecek girişimciler belirlenmiş olur. Onları vereceğimiz eğitimler, mentorluklar ve danışmanlıklar, işbirliği fırsatları ve yatırımlarla büyüme ve şirketleşme serüvenine hazırlarız.
Bunun yanı sıra AlbarakaTech olarak Teknopark İstanbul yerleşkesinde Cube Incubation ile aynı binada konumlanıyor olmak bizim için büyük bir şans. Buradaki girişimcilerle hem fiziki hem de işbirlikleri anlamında oldukça yakın ilişkiler içerisindeyiz. Örneğin düzenli organize edilen, girişimcilerle yatırımcıların buluştuğu Açık Kapı etkinliklerinde şirketimizden de çalışanlarımız yer alarak girişimcileri yakından tanıma fırsatı buluyorlar. Yine Teknopark İstanbul tarafından düzenlenen prestijli Altın Küpü Yatırım Ağı etkinliklerine de davetli olarak katılım sağlıyoruz.
Girişimcilik ekosisteminde bireysel olarak da mentor, melek yatırımcı vb. şapkalarda faaliyetleriniz var mı?
Albaraka Garaj bünyesindeki bazı girişimcilere mentorlük veriyorum. Onlara dönem dönem büyüme, satış ve pazarlama alanlarında koçluk faaliyetlerinde de bulunuyorum. Çalışanlarımızı da mentorlük konusunda teşvik ediyoruz. Bu bağlamda, 2 arkadaşımız Teknopark bünyesinde gerekli yetkinlik eğitimlerini tamamlamaları sonrası Tübitak BİGG+ projelerinde mentor olarak görev yapmaya başladılar. Yine geçtiğimiz Ekim ayında açılışı yapılan İstinye Garage Incubation Hub’ta girişimcilere mentorlük yapan bir arkadaşımız var.Öte yandan, üniversitelerdeki etkinliklere konuşmacı olarak davet alarak AlbarakaTech markasıyla gençlere deneyimlerini aktaran çalışanlarımız mevcut. Girişim ve teknoloji odaklı düzenlenen panel ve zirvelerde de zaman zaman konuşmacı olarak yer alıyoruz.
Kısacası, çalışma arkadaşlarımızı, mevcut işlerinin yanı sıra gönüllü olarak mentorlük faaliyetlerinde bulunmaya teşvik ederek deneyimlerini girişim ekosistemine ve üniversiteli gençlere aktarmalarını sağlıyoruz. Hem kişisel hem de kurumsal itibar ve marka değeri açısından oldukça önem verdiğimiz konulardan bir tanesi de bu.
Startuplarla işbirliğine yönelik çalışmalarınız var mı?
Az önce de bahsettiğim gibi, Cube Incubation ile aynı binada yer alıyor olmanın avantajını kullanıyoruz ve buradaki girişimcilerle istediğimiz zaman yakın temas kurabiliyoruz. Elbette geçtiğimiz dönemlerde dijital bankacılık alanında işbirliği yaptığımız girişimler de oldu ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor. Özellikle fintech alanında girişimleri olanlar bizim doğrudan radarımıza giriyor ve kendileriyle ne yapabiliriz diye Bankamızla istişare ediyoruz. Ayrıca Bankamız iştiraklerinden APY Ventures ve Albaraka Portföy şirketlerimiz ile beraber Teknopark İstanbul bünyesinde gerçekleşen girişimcilik etkinliklerine katılım sağlıyoruz.
Startuplara yatırım yapmak için kurumunuzda CVC kurma veya mevcut bir VC’ye fon aktarma gibi konular ajandanızda yer alıyor mu?
Teknopark bünyesinde bulunuyor olduğumuzdan dolayı yıllık belirli oranda Kurumsal girişim sermayesi(CVC)’ne yatırım yapıyoruz. Şirketimizde girişimleri değerlendirdiğimiz ayrıca bir ekibimiz henüz yok. Bu stratejik bir karardır ve şirketimizin genel stratejik hedeflerine ve finansal durumuna bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, ileride böyle bir oluşuma gitmeyi değerlendirebiliriz.
Kurumunuzda çalışanlarınızın girişimcilik veya inovasyon kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yürütüyor musunuz? Bize projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Şirketlerde inovasyon ve kreatif düşünmenin önemini çok iyi bilen biriyim. ABD’de çalıştığım dönemlerde, şirketlerin o zamanda bile inovasyona yaptığı büyük yatırımlara yakında şahitlik ettim. Günümüzde ise üstel artan teknolojik çağında inovasyon artık sadece girişimcilerle sınır kalacak bir kavram olmaktan çıktı. AlbarakaTech olarak, inovasyonun şirket kültürümüzün merkezinde yer aldığını ve çalışanlarımızı sürekli olarak yeni fikirleri keşfetmeye ve yaratıcı düşünmeye teşvik ettiğimizi söyleyebilirim. Sadece yeni ürün geliştirme amacıyla değil, mevcut işlerin ve süreçlerin daha yenilikçi ve hızlı yapılabilmesini sağlamak amacıyla da kendilerini teşvik ediyoruz. Yukarıda da bahsettiğim inovasyon yarışmaları ile en yenilikçi projeleri ödüllendirerek motivasyonlarını artırıyoruz.
En güncel teknolojiler ile çalışanlarımızın yenilikçi düşüncelerini birleştirerek ürünler geliştiriyoruz. Buna son geliştirdiğimiz ‘myco çalışan sadakat platformu’nu örnek verebilirim. Hem yenilikçi hem de trend teknoloji kullanabileceğimiz nasıl bir ürün geliştirebiliriz diye arkadaşlarımızla fikir alış verişinde bulunduk ve bugün canlıda kullandığımız myco ürünü ortaya çıktı. myco ile çalışanlarımızın uzun süre şirkette kalmasını sağlayacağımız blockchain tabanlı uygulamalar hayata geçirdik. Merkezimize inovasyonu alarak bu şekilde yenilikçi ve rekabetçi ürünle geliştirmeye devam edeceğiz.
Sizce girişimciler büyük kurumlarla işbirliği geliştirmede ne tür hatalara düşüyorlar? Bu hataları nasıl önleyebilirler?
Girişimcilerin büyük bir kısmı kurumlarla işbirliği geliştirirken maalesef bazı yaygın hatalara düşmekteler. İletişim eksikliği bunların başında geliyor diyebilirim. Kimlerle ne düzeyde iletişimde olmaları gerektiği ve kontak kişilerin pozisyonları doğru ve zamanında işbirliği için kritik bir öneme sahip. Bu eksikliği açık ve düzenli iletişim kanalları oluşturarak, karşılıklı beklentilerin ve hedeflerin net bir şekilde paylaşılmasını sağlayarak önleyebileceklerini düşünüyorum.
Hızlı büyüme beklentisi ise girişimcileri hataya düşüren diğer önemli faktörlerden birisi. Büyük kurumlarla işbirliği yaparken hızlı ve bir anda büyüme beklentisi içinde olmaları, gerçekçi olmayan hedeflere yönelmelerine neden olabiliyor. Bu bağlamda, başarılı bir işbirliği için uzun vadeli stratejilere odaklanmak ve adım adım ilerlemek önemli. Öte yandan girişimcilerin, büyük kurumların iş yapma şekillerine esnek bir şekilde uyum sağlayamamaları ve değişikliklere hızlı bir şekilde adapte olamamaları, işbirliği sürecini zorlaştırabiliyor. Esneklik ve uyum yeteneğini mutlak suretle geliştirmeleri gerekmektedir.
Girişimciler maalesef bazen sadece kendi hedeflerine odaklanabiliyor ve büyük kurumların ihtiyaçlarını göz ardı edebiliyorlar. Halbuki iki taraf arasında karşılıklı kazanç sağlamaya odaklanmak, uzun vadeli bir işbirliğinin temelini oluşturabilir. İşbirliği başlangıcında detaylı bir şekilde hazırlanmamış sözleşme ve anlaşmalar, ilerleyen süreçte sorunlara neden olabiliyor. Bu hata, her iki tarafın da beklentilerini net bir şekilde belirlemek ve yazılı bir anlaşma üzerinde anlaşmaya varmak suretiyle önlenebilir.
Öte yandan, geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıda girişimcilikten başlayarak başarılı olmuş 549 iş sahibiyle yapılan bir ankete denk geldim. Ankette, girişimcilerin üstesinden gelmesi gereken en büyük engellere değinmişlerdi. Bu engelleri yenmelerinin önündeki en büyük bariyerin de bu risk ve engellerle yüzleşmek olduğunu söylüyorlar. Mesela ankete katılanlar %98 oranında girişimcilerin önündeki engellerden en büyüğünün işlerindeki gönülsüzlük ve risk alma yeteneğindeki eksiklik olduğunu söylüyor. %93’lük bir oranda yeterli zaman veya efor sarfetmemelerini bir neden olarak sunuyor. %91 ile sermaye sorunu, %89 ile yönetim becerisi eksikliği, %84 ile bir işe nasıl başlanacağının tam bilinememesi, %83 ile de pazar bilgisi eksikliği ön plana çıkıyor. Girişimcilerin, bu tarz başarılı olmuş, geçmişin girişimcisi şimdinin patronu olan başarılı kişilerin tavsiyelerini mutlaka dikkate almaları gerektiğini düşünüyorum.
Sizce Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin gelişimi için neler yapılmalı?
İlk olarak, girişimcilere yönelik etkili eğitim programlarının ve mentorluk desteklerinin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu programlar, girişimcilerin iş planlarını oluşturmalarına, pazarlama stratejilerini belirlemelerine ve finansal yönetim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Girişimcilerin erken aşama finansmana erişimini kolaylaştırmak için fon sağlayıcılar ve yatırımcılarla etkili bir iletişim kurulması da oldukça önemli. Devlet destekli teşvikler ve girişim sermayesi ekosistemi bu şekilde daha da güçlenecektir. Girişimcilerin inovasyon ve teknolojiye odaklanabilmeleri için gerekli altyapının da mutlak suretle sağlanması gerektiği inancındayım. Birbirleriyle, büyük kurumlarla ve uluslararası platformlarla etkileşim içinde olmalarını teşvik edecek etkinlikler ve organizasyonlar düzenlenebilir. Nitekim işbirliği ve network(ağ) oluşturma, yeni fırsatlar yaratmada kritik bir rol oynar. Bürokratik süreçleri iyileştirerek girişimciler için iş yapma süreçlerini basitleştirmek ve düzenlemeleri şeffaf hale getirmek, onların daha rahat bir ortamda faaliyet göstermelerini ve odaklanmalarını sağlamak açısından kritik öneme sahip bir diğer olgudur bence. Toplumun start up kültürünü anlaması, girişimciliği desteklemesi ve onlara yönelik olumlu bir algının oluşması adına önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ayrıca, genç nesillerin girişimciliği bir kariyer seçeneği olarak görmelerine imkan sağlayacak önemli bir işlev olacaktır.