Ana SayfaBaşarı HikayeleriRöportajlarGirişimci Sohbetleri: Markalar ve gençler arasında etki ve değişim odaklı dijital bir...

Girişimci Sohbetleri: Markalar ve gençler arasında etki ve değişim odaklı dijital bir geçit olan girişim: Coridor

Markalar ve gençler arasında etki ve değişim odaklı dijital bir geçit olma amacı taşıyan Coridor’un kurucusu Ravzanur Eker bu hafta Girişimci Sohbetlerinde bizlerle

Öncelikle röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.  Röportajımıza sizi tanıyarak başlamak isteriz. Hikayeniz nedir?  

Girişimcileri ve ekosistemi destekleyen tüm çalışmalarınız için ben teşekkür ederim asıl. Ben Coridor’un kurucusu ve proje yöneticiyim. Aynı zamanda Güçlü İyilik topluluğunun da genel koordinatörüyüm. İsmimin önüne gelen bu iki ünvandan her zaman ekip arkadaşlarım sayesinde gurur duymuşumdur. Kişisel olarak da kendini multidisipliner yetiştirmeye gayret etmiş, Anadolu’nun havası ve suyu ile büyümüş bir etki girişimcisi olarak tanımlıyorum. Hayat yolculuğuma; hiç ayak basılmamış yerlerden giderek topluma ve insana fayda ile dokunmuş güçlü bir iz bırakma niyetiyle devam ediyorum.

Bize Coridor’dan bahsedebilir misiniz? Coridor hangi soruna nasıl bir çözüm üretiyor?

Türkiye’de şu anda her 100 gençten 94’ü projelerden haberim yoktu diyerek henüz hiçbir gönüllülük faaliyetinde yer almadı. Kurumsal sosyal sorumluluk pazarı ise son 5 sene içerisinde %50 büyüme gösterdi. Markaların gençlere ulaşmak için efektif yeni yollarla ihtiyacı var. İşte tam da bu noktada markalar ile gençler arasında etki ve değişim odaklı dijital bir geçit, bir coridor olmak için yola çıktık. Coridor kısaca; kurumların sosyal etki odaklı projelerini, gençlerin gerçekleştirdikçe ödüller kazanabilecekleri görevler haline getiren, markalara gençlik pazarlaması hizmeti sunan deneyim ve analiz yazılımı.

coridor.co adresinden hızlı ve ücretsiz bir üyelik ile gençler bir harita üzerinde kendi ilgi alanına en uygun ve kendisine en yakın projeleri görebiliyor. Bu projelere katılıp puan kazanıyor ve puanlarını kitap bağışına dönüştürebiliyor. Bu projelerin tamamı aslında markaların kurumsal sosyal sorumluluk projeleri. Böylece gençler kitle iletişim araçlarından bir video olarak izleyip geçtiği projeleri tamamen deneyimleyerek kurumla bir bağ kuruyor. Şu anda son raporlara göre Z kuşağındaki her 10 gençten 9’u sosyal bağ kurduğu şirketi alışveriş tercihlerinde önceliklendiriyor ve çalışmak istediği kurumları buna göre seçiyor. Markalar doğal marka elçileri kazanırken gençler için her yerden erişilebilir bir gönüllülük deneyimi sunmuş oluyoruz.

Peki Coridor’un başlangıç noktası olan Güçlü İyilik nasıl başladı? Güçlü İyilik tarafında neler yapıyorsunuz?

Güçlü İyilik’in hikayesi çok küçük yaşlarda iken yaşadığım bir olaydan etkilenmem ile başladı. 10 yaşında bir çocukken bir gün öğretmenim sınıfa gelerek o sırada adı sıkça televizyonlarda geçen bir katilden bahsetti ve adını hatırlamıyormuş gibi yaptı. “Çocuklar siz katili tanıyor musunuz?” diye sordu ve hepimizin elleri havadaydı. Daha sonra “şimdi iyi bir insanın yada sosyal fayda yaratan birinin adını söyler misiniz?” dedi. Kalkan bütün eller inmişti. Bana sorulan bir soru hayatımı değiştirdi.

2017’de Güçlü İyilik kurulmadan hemen önce bu problemin devam ettiğini gösteren bir sosyal deney çekmiştik. Çocuklar yıllar sonra katillerin yalnızca ismini değil bu kötü olayların tüm detaylarını biliyor örnek insanların hikayelerinden ise bir haber yaşıyorlardı. Biz de sürekli kötü şeylerin anlatılmasına karşın sadece iyi olan her şeyi herkese ulaştıracak dijital bir platform olarak Güçlü İyilik’i kurduk.

Fakat sonra fark ettik ki bizim bile tahmin ettiğimizden daha çok iyi projeler ve iyi işler varmış. Madem öyle neden bunlara katılamıyoruz sorusu da bizi değiştiren ikinci soruydu. Projeler genellikle marmara bölgesinde başlıyor Anadolu’da uygulanması zor oluyordu. Herkes kendi kapısındaki yerel problemleri sürdürülebilir çözümlerle çözebilsin diye saha ekipleri kurduk. Böylece sahada ve dijitalde yeni bir topluluk oluşmuş oldu.

Bir yandan Erzurum’da geri dönüşüm ürünlerinden kedi evi yaparken bir yandan Edirne’de hava kirliliği için çalışıyorduk. Şimdi 38 ilde 300 kişilik kocaman bir aileyiz. Anadoluda tasarladığımız etki projelerinde 14.244 genç etkilenici olarak konumlanmış, 1.429 genç direkt görev aldı. Sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda 54 sosyal sorumluluk projesi hayata geçirdik. Coridor ise aslında bu topluluğun sürdürülebilir, her yerden erişilebilir bir çözüm bulma gayretinden doğan bir startup oldu bizim için.

İyilik hareketi olan Güçlü İyilik’ten Coridor’a gelen uzun bir süreç var. Coridor’un ortaya çıkış hikayesi nedir? Size neler ilham olmuştu?

Güçlü İyilik için planlarımız beklediğimizden iyi gidiyordu. Doğru bir problemi çözmek hele ki Anadolu’da sayısı azken bunu yapmak çok önemli bir karşılık buluyordu. Herkes nerde hata yapıyorum diye sorar belki işleri büyütmek için biz nerede iyi yapıyoruz diye sorduk kendimize. Çok dijital, genç odaklı ve yerel imkanları değerlendiren bir ekiptik. Gönüllülük deneyimimiz çoğaldıkça fark ettik ki aslında daha fazla işler var ama kimsenin haberi yok. Daha sonra raporlar açıklanınca gördük ki yalnız değiliz Türkiye’deki gençlerin yalnızca %6’sının haberi var olanlardan. Bunu öyle bir sistemle çözmeliyiz ki yine genç, dijital ve yakındakine odaklanmalı dedik. Biz her zaman fayda yaratan bir yolculukta aradaki köprü bir geçit olduğumuzu söylerdik. Böylece bu tanım bizim ilham kaynağımız oldu ve bugün 32 dilde aynı telaffuz edilen bir markamız Coridor’umuz doğmuş oldu.

Çok başarılı işlere imza atıyor ve büyümeye devam ediyorsunuz. Peki bundan sonraki süreçlerde hedefleriniz nelerdir?

İlk hedefimiz gençlere ve etki yaratabilecek kurumlara ulaşmak ve gerçekten bu dijital geçitte etki odaklı bir ortam oluşturabilmek. Bir gencin neler yapabilirim de kendim ve toplum için fayda yaratabilirim dediği anda aklına gelen ilk yol olmak istiyoruz. Bir masada oturan gençlerin yarısından fazlasının gönüllülük yapmaya başladığı bir toplum hayalimiz var. Eğer bunu başarabilirsek gençlerin etki gücüyle masadaki herkesin katılımcı olacağına inanıyoruz. Bugün bir gencin sosyal sorumluluğa giden yolculuğunda eşlik ediyor olsak da ileride değiştirmek istediği her alanda bir tercih haline gelme hedefimiz var.

Marka tarafında ise artık sadece büyük bütçelerle reklamı yapılan projelere değil gerçekten etki ölçümü yapılan, deneyime açık ve tamamen şeffaf yürütülen projelere ihtiyacımız var. kurumsal bakış açısını da etki odaklı dönüştürmek istiyoruz.

Kendi girişimini kuracak olanlara ne tavsiye verirdiniz?

Ben Güçlü İyilik’i kurduğum zaman girişimcilik nedir hiçbir fikrim yoktu. Yola da girişimci olacağım diye çıkmadım. İlk girişimcilikle tanıştığımda benim için tamamen yeni bir dünyaydı hatta. Fakat değiştirmek istediğim bir şeyler vardı. Bunu değiştirmeye başladıktan sonra işi daha inovatif yapmaya çalışırken girişimcilik ile tanıştım. O yüzden bu işlerin bir girişim kurmak istiyorum ile değil de ben bir şeyi değiştirmek istiyorum, bir derdim var denilerek çıkılan bir yolculuk olduğunu düşünüyorum. Derdiniz ne olursa olsun bunun en kolay çözüm yolu da “birlikte” çözmekten geçiyor. O yüzden kendi girişimini kuracaklara ilk tavsiyem doğru takımı, ekibi bulmanın tüm işi yapmaktan daha önemli olduğu ve buna odaklanılması gerektiği. Ne yaparsak yapalım birlikte kocaman bir ekiple yaptık ve bugün biliyorum ki hiç bir şey bana birlikte yaptık demenin mutluluğunu da vermiyor.

Uzun yıllardır sosyal girişimciliğin içinde bulunan biri olarak sosyal girişimciliği ve ekosistemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal girişimcilik tabiri süreç içerisinde sürekli şekil değiştirdi aslında. 2017 yılında duyduğum şeyle şimdi çok farklı tanımlar duyabiliyorum. Hatta ilk başladığım süreçte herkes tarafından kabul edilen tanım biraz farklı bile olabiliyordu. Şimdi bir de etki girişimciliği diye yeni bir şeyi tanımlıyoruz. Biz kendimizi bu yeni tanımlar arasında etki girişimcisi olarak konumlandırıyoruz.

Girişimcilik genel başlığının altında kendine bir yer edindiği için görece genel ekosisteme göre daha niş bir alan sosyal girişimcilik ekosistemi. Destekleyici, büyümeye açık bizi de heyecanlandıran bir alan. Fakat daha çok tanınmaya, ortak tanımlara ihtiyaç var. Bir kaç senedir etki fonları da kuruldu Türkiye’de. Başladığımız zamandan bu yana daha çok ilgi ve kıymet görüyor. Küreselleşen Dünyada artık sosyal girişimciliğin tüm insanlık için kaçınılmaz bir çözüm yaklaşımı olduğunu düşünüyorum.

Son olarak girişim ekosisteminde bulunan bir kişi olarak in4startups hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Orijinaline baktığınızda ekosistem kelimesi aslında bir biyoçeşitlilik tanımı. Bu anlamda farklı türler girişimler olarak bu ekosistemde yer alıyoruz. Bu ekosistem içinde bizi bir araya getiren önemli ekoton alanları var. Bu noktada ekibin tecrübesiyle, girişimcileri destekleyen yapısı ile çok kıymetli bir rolü üstlendiğine inanıyorum. Yatırımları, başarılı işlerin de takipçisiyiz. Bir arada olmaktan da çok mutluyuz.